
Zeynep ve Mutluluğun Rengi Hikayesi
Nisan 13, 2025Zeynep, resim yapmayı çok seven, hayal gücü geniş bir kız çocuğuymuş. Odasının duvarları kendi çizdiği resimlerle doluymuş. En çok çiçek çizmeyi severmiş çünkü çiçekler ona mutluluğu, renkleri ve doğayı hatırlatırmış. Annesi ona bir çiçek defteri hediye etmiş. İçine sevdiği çiçeklerden çizmesini ve anlamlarını yazıp, saklamasını istemiş. Bu Zeynep’in aldığı en güzel hediyeymiş.
Günlerden bir gün, Zeynep odasında oyun oynarken, pencereden güneş odasına vurmuş. Zeynep, yüzünü güneşe dönmüş, güneşin renklerinden daha önce hiç çizmediği bir çiçek çizmek istemiş. Bu çiçek “Ayçiçeği”imiş. Önce ayçiçeğinin anlamına bakmış ve “mutluluk” olduğunu görmüş. Bu mutluluğu herkese yaymak isteyen Zeynep, farklılık yapıp boyalarını da kendi hazırlamak istemiş. Renkleri karıştırmış, biraz kırmızı, biraz beyaz, biraz sarı… Ortaya harika tonlar çıkmış. Zeynep resmini çizerken, masasının üzerinde duran, annesinin en sevdiği cam vazosu dikkatini çekmiş. İçinde solmuş çiçekler olsa da, vazonun cam yüzeyi gün ışığında parıldıyormuş. “Bu vazoya biraz renk katsam nasıl olur?” diye düşünmüş kendi kendine. Fırçasını almış, biraz mavi boya dokundurmak istemiş. Ama tam o anda, eli kaymış. Dirseğiyle vazoyu itivermiş. Cam vazo yere düşüp çat! diye üçe ayrılmış. Odaya bir sessizlik çökmüş. Zeynep’in kalbi küt küt atmaya başlamış. Gözleri büyümüş, elleri titremiş. “Ne yaptım ben!” diye fısıldamış. Zeynep annesine ne diyeceğini bilemiyormuş. O sırada küçük kardeşi Ali içeri girmiş. Vazonun parçalarını görünce gözleri büyümüş. “Abla annem çok kızacak. Bence hiç söyleme. Sessiz kal, bende vazoyu senin kırdığını söylemem” demiş. Ama Zeynep’in içinde bir şey kıpırdamış. Kalbinin bir köşesinde bir ateş yanıyormuş sanki. O an defterde okuduğu mutluluk çiçeğini hatırlamış. Annesinin belki de hiç mutlu olmayacağını düşünmüş. “Hayır Ali,” demiş Zeynep, “Doğru olanı yapmalıyım. Ne olursa olsun dürüstlük önemli.” demiş ve annesinin işten dönmesini beklemiş. Annesi işten dönünce, Zeynep biraz ürkek ama kararlı adımlarla yanına gitmiş. “Anne…” demiş, “Sana söylemem gereken bir şey var. Bugün odamda resim çizerken, vazoya da biraz renk katmak istedim. Ama vazoya çarptım ve vazoyu kırdım. Çok üzgünüm. Bir daha izinsiz eşyalara dokunmayacağım.” demiş. Zeynep annesinin vereceği tepkiyi merakla bekliyormuş. Annesi önce şaşırmış, sonra eğilip Zeynep’e sarılmış. “Canım kızım, dürüstlüğün beni çok gururlandırdı,” demiş gülümseyerek. “Vazo önemli değil, ama senin doğruyu söylemen her şeyden daha değerli.” Zeynep annesinin kızmadığına çok sevinmiş ama onun mutlu olup olmadığını merak ediyormuş. Hemen odasına gidip yeni çizdiği ayçiçeği resmini getirmiş. “Vazo kırıldığı için mutsuz olabilirsin anneciğim ama belki mutluluk çiçeği seni biraz mutlu eder” demiş. Annesi kızının çizdiği resme hayranlıkla bakmış. “Çok güzel çizmişsin kızım, çok mutlu oldum” demiş.

O günden sonra Zeynep, yaptığı her resme bir anlam yüklemiş. Hataların hayatın bir parçası olduğunu, ama önemli olanın onlardan ders almak ve sorumluluk almak olduğunu öğrenmiş. O sabah çizdiği ayçiçeği resmi, odasının en güzel köşesinde, küçük bir notla asılıymış: “Dürüstlük, kalbin en parlak rengidir ve mutluluk baktığın yerdedir…”
Daha fazla hikaye okumak isterseniz Hikayeler kategorimizi inceleyebilirsiniz.